Dayanışma Hareketi (Lehçe: Solidarność, tam adı Niezależny Samorządny Związek Zawodowy „Solidarność”, Bağımsız Özerk Sendika "Dayanışma"), 1980'lerde Polonya Halk Cumhuriyeti'nde ortaya çıkan ve komünist rejime karşı geniş çaplı toplumsal muhalefeti temsil eden bir işçi sendikası ve sosyal harekettir. Doğu Bloku'nda Sovyetler Birliği'nin kontrolündeki bir ülkede kurulan ilk bağımsız sendika olması ve komünizmin çöküşünde oynadığı önemli rol nedeniyle tarihsel öneme sahiptir.
1970'lerde Polonya'da ekonomik sıkıntılar ve siyasi baskılar artmaktaydı. Hükümetin ekonomik politikaları enflasyona ve yaşam standartlarında düşüşe yol açmıştı. 1976'da yapılan gıda fiyatı zamları ülke genelinde protestolara neden oldu. Bu protestolar bastırılsa da, işçiler arasında örgütlenme ve muhalefet fikri güçlenmeye başladı. KOR (İşçi Savunma Komitesi) gibi yeraltı örgütleri, işçilere destek vererek ve insan hakları ihlallerini belgeleyerek muhalefetin örgütlenmesine katkıda bulundular.
1980 yılının yaz aylarında, ülke genelinde işçi grevleri patlak verdi. Gdańsk Tersanesi'nde başlayan grevler, Lech Wałęsa liderliğinde tüm ülkeye yayıldı. İşçiler, daha iyi çalışma koşulları, ücret artışı ve bağımsız sendika kurma hakkı gibi taleplerde bulundular.
31 Ağustos 1980'de hükümet, Gdańsk Anlaşması'nı imzalayarak işçilerin bağımsız sendika kurma hakkını tanıdı. Bu anlaşma, Dayanışma Hareketi'nin resmi olarak kurulmasının önünü açtı. Kısa sürede milyonlarca işçi ve aydın, Dayanışma'ya üye oldu. Hareket, sadece bir sendika olmanın ötesine geçerek, siyasi ve sosyal değişim taleplerini de dile getiren geniş bir toplumsal harekete dönüştü.
Dayanışma'nın hızla büyümesi ve etkisinin artması, Sovyetler Birliği ve Polonya'daki komünist hükümeti endişelendirdi. 13 Aralık 1981'de General Wojciech Jaruzelski liderliğindeki hükümet, ülkede sıkıyönetim ilan etti. Dayanışma liderleri tutuklandı, sendika faaliyetleri yasaklandı ve sivil özgürlükler kısıtlandı.
Dayanışma, yeraltında faaliyetlerine devam etti. Gizli matbaalarda broşürler ve gazeteler basılarak halka dağıtıldı. Kilise, harekete önemli destek sağladı. Papa II. John Paul'ün Polonya'ya yaptığı ziyaretler, halkın direncini artırdı ve harekete moral verdi.
1980'lerin sonlarına doğru, Sovyetler Birliği'ndeki siyasi ve ekonomik kriz, Doğu Bloku ülkelerinde reform baskısını artırdı. 1989'da Polonya hükümeti, Dayanışma temsilcileriyle Yuvarlak Masa Müzakereleri'ne başladı. Bu müzakereler sonucunda, komünist rejimin iktidarı paylaşması ve serbest seçimlerin yapılması konusunda anlaşmaya varıldı.
1989 Haziran'ında yapılan seçimlerde, Dayanışma destekli adaylar büyük bir zafer kazandılar. Bu seçimler, Doğu Bloku'nda komünist rejimin devrilmesine yol açan sürecin başlangıcı oldu. Tadeusz Mazowiecki, Dayanışma tarafından desteklenen ilk komünist olmayan başbakan oldu.
Polonya'da komünist rejimin çöküşünden sonra, Dayanışma siyasi bir parti olarak faaliyetlerine devam etti. Ancak, hareketin eski gücünü ve birliğini koruyamadığı görüldü. Farklı siyasi görüşlere sahip üyeler arasında ayrılıklar yaşandı ve hareketin popülaritesi azaldı.
Lech Wałęsa, 1990'da Polonya Cumhurbaşkanı seçildi. Dayanışma'nın liderleri ve üyeleri, yeni hükümette önemli görevler üstlendiler. Ancak, hareketin içindeki ayrılıklar ve ekonomik sorunlar, Polonya'nın dönüşüm sürecini zorlaştırdı.
Dayanışma Hareketi'nin sadece Polonya için değil, tüm Doğu Bloku ve dünya için önemli etkileri oldu:
Dayanışma Hareketi, Polonya ve dünya tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Hareket, komünizmin çöküşünde oynadığı rol, demokratikleşme sürecine yaptığı katkılar ve sivil toplumun gücünü göstermesi nedeniyle hatırlanmaktadır. Dayanışma'nın deneyimleri, günümüzde de insan hakları, demokrasi ve toplumsal adalet için mücadele edenlere ilham vermektedir.
Bu makale, Dayanışma Hareketi hakkında genel bir bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Daha detaylı bilgi için, kaynakçalardaki ve dış bağlantılardaki kaynaklara başvurulabilir.